Vajina kokusunun ana kaynağı vajinal akıntıdır. Vajina mukozası ve bezlerinden salgılanan sıvıya vajina akıntısı denir.
Belli bir miktarda kokusuz vajina akıntısı fizyolojik olarak normaldir. Vajina kokusuna neden olmaz. Bununla birlikte çeşitli hastalıklarda vajinal akıntının miktar, renk ve kokusu değişerek farklılık gösterir.
Fizyolojik vajinal akıntı şeffaf ve az miktardadır. Anormal durumlarda rengi sarı, yeşil, beyaz, kıvamı yoğun, kokusu ise kötü olabilir.
Genital bölge ter ve yağ bezleri açısından zengindir. Çok hafif bir terleme, yürüyüş ve spor yapma, sentetik iç çamaşırı kullanma vajina kokusu yapabilir. Bu yüzden vajina kokusunu önlemek için genital bölge temizliğine dikkat edilmelidir. Dar ve sentetik giysilerden kaçınılmalıdır. Genital bölgeyi temiz tutmak için aşırı yıkamakta enfeksiyonlara neden olabilir. Bazı kadınlar genital bölgelerine korkularından dolayı dokunmak istemez. Buda iyi temizlememeye bağlı vajinal kokuya yol açar.
Bu haller dışında özellikle bakteri ve mantar kaynaklı enfeksiyonlar, kötü kokulu vajinal akıntıya neden olur. Enfeksiyonun şiddetine göre vajinal akıntı yanında ağrı, yanma, kızarıklık, ateş gibi ek semptomlar da görülür. Enfeksiyon doğrudan vajina kaynaklı olabileceği gibi, Bartholin bezi, rahim ağzı ve pelvik bölge kaynaklı da olabilir. Bazen kalın bağırsaktaki bir enfeksiyon ince bir bağlantı hattı (rektovajinal fistül) ile vajene açılır. Bu da vajende enfeksiyon ve kötü kokuya neden olur.
Adet döngüsündeki hormonal değişiklik vajinal akıntının miktar ve kıvamını etkiler. Adet döngüsünün ortası olan yumurtlama gününde daha akışkan, ince, renksiz bir vajina akıntısı olur. Adet döngüsü bitimine yakın ise kıvamı yoğunlaşır, yapışkan ve beyaz bir hal alır. Vajina akıntısındaki bu değişimin nedeni olası bir gebeliğe karşı yapılan hazırlıktan dolayıdır. Yumurtlama dönemindeki şeffaf ve akışkan bir akıntı spermlerin rahme ulaşmasını sağlarken, yapışkan ve koyu kıvamlı bir akıntı tam tersi etki gösterir. Rahmi dış ortama karşı korur.
Adet döngüsü ile ilişkili olmayan, miktarı artmış, beyaz vajinal akıntının en önemli nedeni mantar enfeksiyonlarıdır. Mantar enfeksiyonları sıklıkla Candida albicans tarafından meydana gelir. Normalde vajinal florada bulunan bu mantarın aşırı çoğalması enfeksiyona yol açar. Vajinal mantar enfeksiyonlarının en önemli 3 belirtisi şunlardır;
Mantar enfeksiyonu riski şu gibi durumlarda artar;
Sarı ve yeşil vajinal akıntı genellikle bir hastalık habercisidir. Özellikle cinsel yolla bulaşan hastalıklar ve bakteriyel vajinitler bu tür akıntılara neden olur.
Cinsel yolla bulaşan bir hastalık olan trikomonas enfeksiyonunda kötü kokulu, sarı, yeşil renkli, köpüklü bir akıntı olur. Akıntı yanında kaşıntı ve ağrı da olabilir. Ancak bu tür enfeksiyonlar belirti vermeden de geçirilebilir.
Bel soğukluğu (neisseria) ve klamidya enfeksiyonlarında sarı, yeşil ve bulanık bir vajinal akıntı olur. Bakteriyel enfeksiyonlarda balık kokusu olan bir akıntı karakteristiktir. Hafif bakteriyel enfeksiyonlar belirti olmadan da geçirilebilir.
Kahverengi vajinal akıntı adet döneminde vajinal salgıların beklemiş kanla karışması sonucu görülebilir. Adet dışında görülen kahverengi akıntıların en önemli nedenlerinden biri HPV (Human Papilloma Virüs) enfeksiyonlarıdır. HPV enfeksiyonlarında sulu, kahverengi, kötü kokulu bir akıntı olabilir.
Vajinal akıntı ve kokusunun karakteri, vajinitin ayırıcı tanısında önemli ipuçları sunar. Bununla birlikte eşlik eden çeşitli semptomlar etkeni saptamada yol gösterir;
Genital bölge bakımı ve temizliği enfeksiyonlardan korunmada en önemli kuraldır. Genital bögenin banyo ve tuvalet sonrası nemli bırakılmaması mantar başta olmak üzere çeşitli enfeksiyonlara karşı korur. Vajinal duş normal florayı bozarak enfeksiyonlara yatkınlık oluşturur. Bu yüzden mümkün olduğunca vajinal duş, krem, parfüm ve solüsyonların kullanımından kaçınılmalıdır.
Banyo havlularının ortak kullanımından kaçınmak, prezervatif kullanımı, ortak banyo ve tuvalet kullanımını sınırlandırmak cinsel yolla bulaşan enfeksiyonlara karşı koruyacaktır.
Gereksiz antibiyotik kullanımından kaçınmak, vajinal floradaki faydalı bakterilerin azalmasını önleyerek enfeksiyonlara karşı korur.